Psikiyatri ve Hayat-ANASAYFA
JAPON ÇOCUKLARININ SOSYAL KORKULARI DAHA MI AZ?
Japon ve Alman çocukları üzerinde yapılan bir çalışmada (1) ilginç sonuçlar ortaya çıkmış.
Alman çocuklarda Japon çocuklara göre daha yüksek oranda sosyal kaygı olduğu anlaşılmış.
8-12 yaş arası 1837 çocuk araştırılmış (2003). Araştırma sonucunda Alman çocukları şu durumlarda daha yüksek puan almışlar:
*Sevdiği çok yakın olduğu bir insandan ayrılmanın verdiği huzursuzluk (ayrılma anksiyetesi)
*Sosyal fobi,
*Takıntı hastalığı (obsesif kompülsif bozukluk),
*Sürekli huzursuzluk (yaygın anksiyete bozukluğu)
Buna karşı Japon çocuklarda şu durumlarda daha yüksek puanlar almışlar.
*Karanlıktan korkma
*Örümceklerden korkma
*Yüksekten korkma gibi fiziksel korkular.
Başka bir araştırmada Türk çocuklarında ayrılma, ölüm ve dinsel korkular daha fazla ön plana çıkmış (2)
Çeşitli araştırmalarda da örneğin Çinli ve Nijeryalı çocuklarda Avrupalı çocuklara göre daha yüksek düzeyde sosyal kaygı ve korkular bulunmuş
Çinli ve Nijeryalı çocukların sosyal kaygıları kısıtlayıcı, kuralara uymaya zorlayıcı, kendini ifadenin zorlaştırıldığı kültürel durumlara bağlanmış.
Burada beklenen bir sonuçla karşılaştık.
Ama araştırma yapanları ve sanırım sizleri de şaşırtacak olan sonuç Japon çocuklardaki sosyal huzursuzluğun, kaygının azlığı.
Modernizmin yıkıcı etkisini belki burada da görüyoruz. Geleneksel toplumda bir ölçüde korunabilen yakın sosyal ilişkiler olumlu psikolojik sonuçlara yol açıyor gibi gözüküyor.
Ama bireyin giderek özgürleştiği, aynı zamanda da yalnızlaştığı bir sistemde de sosyal kaygılar artıyor gibi gözüküyor.
Belki bu bizi modernizme karşı bir konuma sürüklememeli.
Ama modern hayat içinde de daha sıcak sosyal ilişkileri kurmanın bir yolunu öğrenmemiz gerektiğini bize gösteriyor.
Freud Uygarlığın Huzursuzluğu kitabında modernizmin yanında ve karşısında olmak tartışmasını hoş bir şekilde yapmış..
Sosyal ortamlarda duygusuz ve sakin bir şekilde kalmamız pek olanaklı değildir.
Neden?
Sosyal ortamları doyum kaynağı olarak düşündüğümüzde pek çok beklentimizi harekete geçirir. Diğer insanlarla daha iyi ilişki kurabilmek için ruhumuzun içindeki davranış modellerini ortaya koyarak kendimizi ifade ederiz.
Zarar görme dağılma ve parçalanma gibi olumsuz duygularımız açısından bakacak olursak da;
Ruhumuzda oluşturduğumuz en mükemmel savunma hatlarını bozabilecek,
Görmek istemediğimiz ve görülmesini istemediğimiz pek çok yanımızı ortaya çıkarabilecek yerlerdir sosyal ortamlar.
Sosyal ortamların her türden insanı kapsaması bizim anlaşılma ve yanlış anlaşılma olasılığımızı arttırır. Eyleme geçme ve eylemsiz kalma yönünde bir arzu uyandırır.
Sosyal davranışlarımızı kültürler arası farklılıkların penceresinden ele almak ufkumuzu açıcı yeni bir bakış açısına bizi götürebilir belki …
Dr. Kubilay Boğoçlu
Psikiyatri Uzmanı
(1) Essau ve ark. 2003. Anxiety symptoms in Japanese and in German children
Behaviour Research and Therapy
(2) Erol, N., & Sahin, N. (1995). Fears of children and the cultural context: the Turkish norms. European Child and Adolescent Psychiatry, 4, 85–93.
Psikiyatri ve Hayat-ANASAYFA
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder