24 Kasım 2007 Cumartesi

PSİKODRAMA






PSİKODRAMA

Yazıma Winnicot’un çok sevdiğim bir sözü ile başlamak istiyorum.
‘’Çocuğun oyun sırasındaki en önemli anı kendi kendisini şaşırttığı andır’’ diyor Winnicot

Psikoterapi iki oyun alanının hastanın ve terapistin oyun alanlarının örtüştüğü yerde yapılır.

Buradan hareketle Winnicot, yorumlar zamansız ve uygunsuz yapıldığında dirençten başka bir şey getirmez diyor aynı zamanda.

Bunu grup psikoterapisi çatısı altında yorumlarsak oyuncular çocuklar, sahne ise grup mekânıdır. Terapistleri, oyun oynayan çocuğun güvende oynamasını sağlayan ve kendileriyle ilgili farkındalıklarını hazırlayan kişiler olarak düşünebiliriz (yani o şaşırma anına zemin hazırlayan kişiler). Tabiî ki psikodrama oynanan en faydalı oyunun ismi olacaktır. Çünkü yaratıcıdır, şaştırtıcıdır, duyguları ortaya çıkartır, farkındalıkları arttırır, daha da anlamlı olan bir yeniden bakış yani yenilenme içerir. Burada doğrudan bir yorum yoktur, dirençler daha azdır.

Psikodramanın birazdan anlatacağım tekniklerinin kullanılmasıyla hasta kendi dünyasına, hastalar birbirlerinin dünyalarına girerek ve rol geri bildirimleri ve paylaşımlarla yaşantılara yeni bir bakış açısıyla bakmayı öğrenirler. Bir taraftan da güçlü duygu dışavurumlarıyla katarsis (duygusal boşalma) yaşarlar. Yardım etmeye çalıştığımız kişilerin özel bir ortamda yeni bir deneme yapmaya ihtiyaçları vardır.
Psikodrama geçmişe bağlı inhibisyonları (bastırılmış duygu ve düşünceler), iç çatışmaları ve yıkımları bağlarından çözerek karanlıkta kalan yerlerinden çıkarır ve katartik (duygusal boşalma) işlev ortaya çıkar. Burada grubun önemi ortaya çıkar. Olay ya da durum bu kez yalnız yaşanmamaktadır, getirilen sorunlar bir diğerinin de sorunudur aslında.

Biz şimdiki duruma uygun tepkiler bulmalıyız. Gerçeklere eski şartlanmalarla (hafızamızda-depolarda kalmış), korkularla yaklaşmamız bizi çıkmaza sokar. İnsanın yeni rollere hazır olması, geçmişle ilgili bağların yeniden değerlendirilmesi ve bağımsız ve esnek hale getirilmesi ile olur. Bunun için de kişinin kendi farkındalıklarını arttırması eğitim ve kültürdeki katılıkları aşacak şekilde bir kavrayış getirmesi gerekir.

Empati kullanmak, diğerinin özel duygu ve heyecan yaşamına girmek, bunu yaparken de kendi ile ilgili kişisel yaşantıyı geri çekebilmek demektir. Psikodramada temel tekniklerden biri olan rol değişimiyle kişi o yaşam deneyimini kendi de yaşamış olur. Geçmiş, bu güne, şimdi ve burada getirilip yeniden yaşanır. Ama farklı olan duygu dışa vurumu ile beraber şuanda farklı bakış açılarıyla yeniden yapılanmasıdır. Yani o zamanki gerçeğin şimdi, yeni bir gerçek olarak yeniden doğuşudur. İşlevsel bir onarımdır.

Eşleme özellikle terapi ekibinin ve sıklıkla hastaların da çok sık kullandıkları bir tekniktir. Burada kişi eşlenme yaptığı kişinin iç yaşantısını alıyor ve onun gibi yaşıyor. Ama aynı zamanda onun belki de ifade edemediklerini, arkadan yardımcı ben şeklinde, ifade ederek yeni farkındalıklar oluşturmasına, aslında şaşırmasına sebep olabiliyor. Bunun yorumdan farkı, bunu yaparken onun iç dünyasının içinde olarak yapmasıdır. Olayları gerçekçi zeminde değerlendirmesine de faydalı oluyor. Yani bilişsel değişimin önünü açıyor.

Rol değişimi: O olmak, onun gözüyle kendine bakmak, karşılaşmak, karşısındakinin iç dünyasıyla karşılaşmaktır. Birçok hasta bu aşamada katarsis yaşar. Karşılaşılan kişi sevgili, eş, babalar, anneler olabilir.

Ayna tekniği ise hasta kendi oyununu şekillendirirken dışarıdan kendini izler. Bu çoğunlukla çarpıcı ve şaşırtıcı bir andır ve kendiliğinden gelişir.

Biz ne yapıyoruz? Oyun oynatıyoruz. Bu aslında kendilerini ve sorunlarını keşif yolculuğu… Aynı sorunu yaşayan, evrensel duygulara sahip kişiler içlerini oynayarak açıyorlar, birbirlerinin rollerine giriyorlar, başkalarının dünyasına daha yakından bakıyorlar. Bu, dışarıdaki hayatlarında ilişkiye girdikleri eşlerine de daha yakından bakabilmek, onun gözüyle bakabilmek (empati yapabilmek) için fırsat sunuyor. Paylaşım ve rol geri bildirimleriyle olay daha gerçekçi boyutlara çekiliyor. Ancak hiçbirinde direkt bir yorum olmuyor, hasta ihtiyacı olanı alıyor ve grup odasından dışarı taşıyor.

Fark etmedikleri duygu ve düşüncelerle karşılaşıyorlar.


ÖZGECİLİK

Terapi grubunda hastalar verme yoluyla alırlar. Bu durum sadece karşılıklı alma verme ilişkisi içinde değil vermenin içsel yönüyle de ilişkilidir. Diğerleri için önemli olduklarını keşfetmek, canlandırıcı bir etki yapar. Bir kişiye yardım etmenin en iyi yolu onun size yardım etmesine izin vermektir.
Grup çatısı altında psikodrama ile çeşitli rollere girerek, eşlemeler yaparak ve geri bildirimler ve paylaşımlar yaparak hastalar birbirlerinin dünyasına girerler. Açık oldukça ve verdikçe kendilerine olan güvenleri artar.

BİRİNCİL AİLE GRUBUNUN ONARICI YİNELENİŞİ

Terapi grubu birçok yönden aileyi andırır. Otorite ebeveyn figürleri, yaşıtlar, kardeşler… Grupta bu aktarımlar bireysel terapide olduğu gibi tek bir kişi üzerinden değil, çokça kişi üzerinden çıkar ve gözlenme şansı olur.

Duygusal yüklü aile çatışmalarının fark edilmesi ve ifade edilmesi başlı başına yeterli değildir. Önemli olan onarıcı nitelik katmaktır. Yani farkındalıkdan daha fazlası olmalıdır. Her terapinin hedefi değişim olmalıdır. Psikodrama daha önce anlatıldığı gibi bu konuda eşsiz yöntemlerden biridir.


TOPLUMSALLAŞTIRMA TEKNİKLERİNİN GELİŞİMİ

Temel toplumsal becerilerin gelişmesi
Grup içinde konuşmak
Diğerlerine nasıl faydalı olabileceğini görmek
Daha az yargılayıcı daha kabul edici olmak
Kendilerini açtıklarında kabullenildiklerini görmek, bunu dış dünyaya taşımak için güven sağlıyor.

TAKLİTÇİ DAVRANIŞ

Terapist gibi olmak;
Grup üyelerinin çeşitli yönlerini, sorunlara bakış açısını, çözüm yaklaşımlarını model alma;
Taklitçi davranış kendi içinde kısa ömürlü de olsa yeni bir davranışı denemede kişiyi donup kalmaktan kurtarabilir. Sonrasında bir uyum helezonu geliştirebilir.

BİREYLER ARASI ÖĞRENME

İnsanlar her zaman üyeleri arasında kalıcı ilişkiler olan gruplar halinde yaşarlar.
Gelişmekte olan çocuk güvenlik arayışı içinde kabul gören yönlerini geliştirme ve vurgulama eğilimi içindedir, kabul görmeyen yönlerini ise bastıracak ya da yadsıyacaktır.

Birincil olarak bireyin kendini değerlendirmesi, diğerlerinin onu değerlendirmesiyle değiştirilebilir. Grup çarpıtmaları düzeltir. Yani bireyler arası ilişkilerin uyuma yönelik olarak değiştirilmesi gerekmektedir.

Hastayı daha uygun koşullar altında geçmişte baş edemediği duygusal durumlara maruz bırakmak, ardından onarıcı duygusal deneyim yaşayabileceği ortamı yaratmak hedeflenir.
Grup ortamı onarıcı duygusal deneyimin oluşturulmasında daha fazla fırsat sunar. Bazı duyguları kuvvetle yaşamamız fakat aynı zamanda kavrayış gücümüz aracılığıyla bu duygusal deneyimin olası göndermelerini anlamamız gerekir. Terapist bu süreci kendi üzerinde düşünme sürecine çevirmelidir. Değişim bilişsel bileşenleri de devreye sokarak çıkan duyguları anlamlandırır.
Hastalar bireyler arası uygunsuz sosyal davranışları er ya da geç grupta gösterirler. Terapistler bu toplumsal mikro kozmosu (grubun oluşturduğu dünyayı) tedavi edici hale getirmek istiyorlarsa öncelikle yinelenen uyumsuz hastaların bireyler arası örüntülerini (ilişkilerini) belirlemeyi öğrenmelidirler.

Grupta öğrenilen davranış sonuçta hastanın grup dışındaki bireyler arası davranışlarında değişiklikler yapar. Toplumsal kaygı azalır, öz saygı arta. Kendini gizleme ihtiyacı yok olmaya başlar.

Aktarım ve içgörü : Aktarım terapistle ilişkide çarpıtma üzerinde çalışmak, bir dizi çarpıtmadan birisini terapi sürecinde ele almak demektir. İyi işlenmiş bir grup bize bu şansı da verir.

GRUP BAĞLILIĞI
Terapiyi başarılı kılan tedavi edici bir ilişkidir. Güven, sıcaklık, empatik anlayış ve kabullenilme…
Grup bağlılığı diğer tedavi edici etmenlerin işlevlerini yerine getirmesi için zorunludur.
Araştırma sonuçlarına göre kabullenilmek, düzelmeyle kuvvetle ilişkili tek değişkendir. Diğerleri tarafından kabullenilme ve kendini kabullenme karşılıklı ilişki içindedir. Diğerlerinin kabullenmesi ise yalnızca kişinin kendini kabullenmesine bağlıdır.

En fazla düzelme karşılıklı tedavi edici ilişki içine giren üyelerde gösterilmiş.

Tedavi edici ilişki terapistin diğer süreçlerin işleyişini düzenleyici uygun koşulları yaratmasıyla olur.

Kişilerin grupta eksikliklerini fark etmesi, hatta kendilerini net bir şekilde yargılamaları şaşırtıcı bir şekilde toplum saygısını yükseltir.


BAŞKALARINDAN NE KADAR REHBERLİK ALIRSAM ALAYIM YAŞAMIMI SÜRDÜRMEK KONUSUNDA NİHAYİ SORUMLULUĞU ÜSTLENMEM GEREKTİĞİNİ ÖĞRENMEM

GRUPTA TEDAVİ EDEN NEDİR?
Şimdiye kadar anlatılan grubun iyileştirici özelliklerinin her birinin önemi gruptan gruba değişir.
Hastalar grubun tedavi edici kaynaklarına bir kafeterya gibi yaklaşabilir. Hasta gereksinmelerine, toplumsal becerilerine, kişilik yapılarına bağlı olarak tedavi edici etmenler bakımından seçim yapabilir. Araştırma verilerine göre bu farklı alımlar grup terapisinin tipi, terapinin hangi aşamada olduğu ve hastanın sosyoekonomik ve entelektüel düzeyinden büyük derecede etkileniyor.

İlk önce hastalar semptomatik iyileşme bekliyorlar, ardından terapinin ilk ayları boyunca çoğunun hedefi değişiyor. Bu değişimde; içinde çoğu kez ilişkiler olan yeni amaçlar belirliyorlar.

Dr. Işılay Altıntaş




Hiç yorum yok: